17 Kasım 2011 Perşembe

A milli takımda abdullah avcı dönemi!!

     Fatih terim'in milli takım teknik direktörlüğünden istifa ettiği ve sonrasında hiddink'in göreve gelmesiyle sonlanan süreci aklınıza bi getirin, basında sanki hep bir ağızdan çıkmış gibi kariyerli hoca vurgusu yapılıyodu. federasyon başkanı türk milli takımının kalibresine uyan zaten topu topu kaç hoca olabileceğinden ve gerekenin yapılacağından dem vuruyordu. ( ağzında bi purosu eksikti )
     Bugün de süreç farklı değil, bir goygoy almış başını gidiyor... biz en güzel duyguların takımıyız, hiddink bize uymadı (gerçekten de uymadı ) deniliyor. panzehir olarak da abdullah avcı öne sürülüyor. 2010'da neden yoktuk, 2012'de neden yokuz.. ve bu süreçte hep esas sorun olduğundan kısaca bahsedilip geçilen altyapı yapılandırılması için kaç kişi, kaç farklı sistem denendi..
     Neyse sadede gelelim. koyu bi galatasaraylıyım, başka takım da tutmam.. sağ olsun son yıllarda üzülsekte çok sevindirdi, çok gururlandırdı galatasaray beni..sadece o da değil 2003'teki, konfedarasyon kupasındaki ve euro 2008'deki milli takımlar da unutulmazdır. ama avcı'nın başında bulunduğu u-17 takımı kadar heycanlandıran, sevindiren bi takım olmadı beni ne yalan söyleyeyim. abdullah hoca'nın da çok band wagon'ununa binmişliğim, günün birinde galatasaray'ın başında görmek istediğimi defalarca belirtmişimdir.
     Abdullah avcı, şu an ibb dışında geriye kalan 17 takımdan birinin başında olsa kendisine hiç bir şey demezdim. mutlu olduğu yerde kalan, kimlerinin tabiriyle aza tamah eden insan iyidir, ben severim en azından. lakin, doğasında rekabet olan bir spor ile uğraşıyor, ve buna rağmen ligde şampiyonluk şansı 000000.1 bile olmayan tek takım ile sırf yöneticlerinden falan mutlu memnunsunuz diye çalışmaya 6 yıldır devam ediyorsanız, bi problem var demektir.
     Başarılı olabilir mi, bence bizim milli takımımızda başarılı olmanın teknik taktik bilgiden daha çok nasıl bi lider olduğunuzla ve futbolcuların biraz da sizin için oynayabilecek olmasıyla alakası var. bu olur mu ? bu da biraz 2014 elemelerine nasıl başlayacağımızla alakalı, çünkü potansiyel olarak aday kadroda olan topçuların yarısı abdullah avcı'yı tanımıyor.. sanki içimden bi ses olacak diyor, ama abdullah avcı şu saatten sonra ülke futboluna kendi dönemini başlatacaksa , söylemem gerekir ki o hanedanlığın temeli şu an çok zayıf, kötü bi başlangıç, yandan 6 pasa sert kesilen ters bi top, her şeyin başlamadan bitmesine neden olabilir değil, kesinlikle olacaktır.

31 Ekim 2011 Pazartesi

Premiership


Premier lig 10. hafta
Geçtiğimiz hafta premier ligde yine bir birinden heyecanlı maçlar oynandı. Manchester utd deplasmanda Everton engelini Hernandez’in tek golüyle geçti ve lider man city’nin ardından ikinciliğini sürdürdü. Man city ise kendi evinde Wolverhampton Wanderers takımını son dakikalara doğru zorlansada 3-1 yenmeyi başardı. Bu sene gerçekten bambaşka bir kadrosu ve oyun kurgusu olan man city, artık bir çok otorite tarafından ligin favorisi olarak gösteriliyor. Diğer yandan Tottenham kazanmaya devam ederken, Liverpool deplasmanda West Bromwich’ı 2- 0 yendi. Londra derbisinde ise bu sene çok eleştirilen Arsene Wenger’in Arsenal’i, Chelsea’yi deplasmanda 5-3’lük bir skorla devirmeyi başardı.
Haftanın Takımı
Tottenham Hotspur
Harry Redknapp’ın bu sezon iyi bir ivme kazandırdığı Tottenham Hotspur bu hafta QPR’ı White Hart Lane’de konuk etti. Bu sezon Premier ligdeki izlediğim en güzel futbol oynayandı sahada. takım tamamiyle oturmuş Scott Parker, Adebayor ve altyapıdan Jack Livermole takıma çok iyi monte edilmiş durumda. Dün akşamda QPR önünde müthiş bir futbol sergilediler. Kanatların, orta sahanın ve forvetin nasıl muntazam işlediğini söylemeye gerek yok. Dün akşam takım çok hızlı ve akıcı futboluyla adeta büyüledi. Hani derler ya tık tık tıkJİşte aynen öyle. Bir barcelona değil tabii ama çok daha farklı bir tat bıraktı diyebilirim. Hücum organizasyonları çok eğlenceliydi. Özellikle ilk yarı durmadan hücüm ettiler. Sağ tarafta Livermole ve Lennon, Solda Ekotto ve Bale, ortada Scott Parker ve Modric, defansta ise Kaboul ve King çok iyi ikililer oluşturmuş durumda. Dün akşam Bale, Van der Vaart ve Lennon’un golleriyle QPR’ı geçerken izleyenlerde çok zevk verdiklerini söyleyeyim.
Haftanın Maçı
Arsenal – Chelsea
        Cumartesi günü,sezona iyi başlayamayan Arsenal ve son haftalarda düşüşe geçen Chelsea Stamford Bridge’de karşı karşıya geldi. Gol duellosuna sahne olan maçta 8 gol vardı ve maç son dakikalara kadar büyük heyecan yarattı. Van Persie hatrick yaparak derbiye damga vurdu ve son 28 premier lig maçında 29. golüne imza atarak ne kadar önemli bir golcü olduğunu tamamiyle göz önüne serdi. Açıkcası Arsenal orta sahası bu kez Chelsea’ninkine baskın geldi. Lampard ve Mikel oyunu forse edemeyince Rosicky ve Arteta eline sazı alarak Arsenal hücumlarını yönlendirdi. Kanatlarda etkin olmaya başlayan taraf Arsenal olunca Chelsea zorlanmaya başladı. Maçın kopma anıysa, Chelseali oyuncuların defansta paslaşırken hatalı bir geri pas atması ve Van Persie’nin gole çevirmesiyle oldu . Daha sonra Hollandalı bir gol daha atarak Chelsea’nin ipini çekti. Orta sahası ve defansı eskisi gibi oyun kuramayan, forvetleri formsuz durumda olan Mavierin toparlanması bana sorarsanız zor gözüküyor.

26 Ekim 2011 Çarşamba

Günün Tahminleri..

  • Büyükşehir Bld. - Eskişehirspor  --- 1 -- 1.70
  • Samsunspor - Kardemir Karabük  --- 10Ç -- 1.20
  • Orduspor - Bursaspor  --- KG Var -- 1.55
  • Napoli - Udinese  --- 1 -- 1.90
  • Levante - Real Sociedad  --- 1 -- 1.65
           Toplam Oran : 9.91

La Masia Yenilendi !

   Hepimizin bildiği gibi La Masia, Barcelona' nın altyapısı, yani bir efsane olan futbolcu fabrikası yenilendi..Evet orası için en doğru kelime fabrika galiba hemde dünyanın en değerli ürünlerini üreten bir fabrika. Camp Nou' nun inşaatı sırasında lojman amacıyla kullanılması için satın alınan çiftlik evi bu büyük efsanenin başlangıcı oluyor ve zaten La Masia kelime anlamı olarak 'çiftlik evi' manasına geliyor. 1979 yılında Johan Cryuff' un isteğiyle La Masia altyapıya dönüştürülüyor ve bu sporcu fabrikasının doğuşu o günden sonra başlıyor.. Cryuff, Ajax altyapısından gördüğü sistemi Barcelona' ya uygulamaya başlıyor ve 30 yıl içinde de bunun meyveleri fazlasıyla alınıyor. Son 3 senede alınan 2 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğui sayısız lig ve kupa şampiyonlukları ve üstelik bu başarıları kendi öz kaynaklarıyla yaratmak, açıkçası günümüz futboluna damga vuran bir 'felsefe' ye sahip olmak Barcelona' ya gönül verenleri ve bu yapılanlarda emeği olanları ne kadar gururlandırsa az.. Buradaki çocuklar yıllar boyu en alt kademeden en üst kademeye gelene kadar aynı disiplin ve felsefeyle yetiştiriliyor ve A takıma çıktıklarında hiç yabancılık çekmeden performans gösterebiliyor; hepimiz de hayranlıkla izliyoruz henüz adını bile duymadığımız 'yıldızları'. Düşünün ki dünyanın en büyük kulüplerinden biri ve bu kulüp neredeyse ilk 11 ini altyapısından çıkardığı futbolcularla kurabiliyor. Ve sonuç ortada! Yıkılmıyor bu sistem, günden güne gelişerek devam ediyor ve en önemlisi de endüstriyel futbolun 'para' sı baş edemiyor Barcelonayla.. Sonuç olarak bu La Masia geçtiğimiz günlerde yenilendi ve son derece modern, hayranlık duyacağımız bir tesise dönüştürüldü. Tesisin özelliklerini saymaya bile gerek tam anlamıyla dört dörtlük yani eski halinden oldukça farklı ama Zubizarreta' nın da dediği gibi, ''Bazı şeyler değişebilir ama felsefe daima aynı kalır.'' İşte bu düşünce yapısına ve sisteme sahip oldukları sürece bu efsane daha çok konuşulur..

25 Ekim 2011 Salı

Manchester United 1 - 6 Manchester City


Para Para Para

Geçtiğimiz Pazar günü oynanan Manchester derbisi şehrin mavi tarafının yani city’nin 6-1 ezici üstünlüğüyle sona erdi. Açıkcası çoğu kişi böyle bir sonuç beklememekle beraber United’ın sahasında 24-25 maçlık yenilmezlik serisini devam ettireceğini düşünüyordu. Kağıt üzrerinde kadrolara baktığımızda City tarafının Silva, Balotelli, Kun Aguero, Dzeko, Nasri, Toure ve Barry gibi kendini kanıtlamış top class oyunculara sahip olduğunu ve sınırsız bütçe sayesinde United’dan iyi bir kadroya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu sezon City, petrol milyaderi sahibinin parayı dökmesiyle ve tecrübeli Menajer Mancini’nin elinde sahaya kolektif bir yapıyla dizilebiliyor, değişik organizasyonlarla rakip kalede gol bulmakta zorlanmıyordu. Maviler, Tevez’i saymazsak sahaya önemli bir eksikle çıkmadı. United cephesindeyse, Vidic ve Giggs’in sakatlıkları en önemli eksiklerdi. İlk 11 de Vidic’in yerine genç oyuncu Evans’ı tercih eden Alex Ferguson ortasahayı da Anderson ve Darren Fletcher’a emanet ederken Rooney’nin yanına partner olarak Wellbeck’i ilk onbirde sahaya sürdü. Kurt hocayı yirmiiki yaşında bir blogcu olarak eliştirecek değilim ama ilerde Berbatov ve Hernandez alternatifleri varken Wellbeck’i tercih etmesine, sezon başında defansın ortasına iyi bir transfer talep etmemesine ve Scholes’un futbolu bırakmasıyla birlikte orta sahadaki yaratıcı oyuncu boşluğunu Anderson ya da Fletcher ile gidermeye çalışmasına bir anlam veremedim. Evet, belki kanat oyuncuları Ashley Young ve Nani yıldız oyuncular fakat sanırım büyük takımlara karşı bu oyuncular yeterli olmayacak gibi gözüküyor. Takımın sahiplerinin cimri olması, Alex Ferguson’nun transfer konusunda da elini kolunu bağlayan etmeler arasında olduğunu belirtelim . Daha 10. haftadan United’ı ağır şekilde eleştirmek doğru değil tabii ki ancak Manchester City’nin bu kadro kalitesiyle Premier ligdeki diğer takımlardan bir gömlek üstün olduğunu söylersek yanlış bir tespit yapmamış oluruz diye düşünüyorum.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Liverpool' dan Van'a destek!!


  İngiltere Premier Lig'in en köklü kulüplerinden Liverpool, bu gün hem Twitter hemde Facebook hesabından ülkemizde gerçekleşen Van depremiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Liverpool yaptığı açıklamada Van halkının yanında olduklarını ve en iyi dileklerini ilettiklerini söylediler. Kırmızılar halkın takımı olma özelliğini Van halkına gösterdiği destekle bir kez daha kanıtlamış oldu. Bizde burdan onlara diyoruz ki; YOU WİLL NEVER WALK ALONE!

22 Ekim 2011 Cumartesi

9. Hafta Premier lig tahminleri



Wolves v Swansea City ----1 --------1.80
Aston Villa v WBA
----KG var-- ------1.60
Bolton v Sunderland
----1-------------2.00
Newcastle v Wigan Athletic
----1-----1.35
Liverpool v Norwich City
----KG yok--1.70

Sun 23rd October 2011

Arsenal v Stoke City ----alt-------- 1.75
Fulham v Everton ----- KG var----- 1.60
Man Utd v Manchester City
---- 1---1.90
Blackburn v Tottenham --- üst------1.65
QPR v Chelsea ----(H)2--------------1.80

Günün Tahminleri..

  • Aston Villa - W.Bromwich  --- 1 -- 1.75
  • Newcastle Utd. - Wigan Ath.  --- 1 -- 1.35
  • Hamburger SV - Wolfsburg  --- KG Var -- 1.40
  • Utrecht - Heerenveen  --- KG Var -- 1.30
  • Juventus - Genoa  --- 1 -- 1.40
           Toplam Oran : 6.01

21 Ekim 2011 Cuma

Günün Tahminleri..

  • Augsburg - Werder Bremen  --- 2 -- 1.75
  • Stabaek - Molde  --- Üst -- 1.40
  • St Patrick's Ath - Derry C.  --- Üst -- 2.05
  • Helmond Sport - Fortuna S.  --- Üst -- 1.35
  • Zwolle - Dordrecht  --- Üst -- 1.30
           Toplam Oran : 8.81

The Gunners


The Gunners
Premier lig yeni sezona yine flash transferlerle, yeni takım kurgularıyla, yıldız adaylarıyla ve heyecan verici atmosferiyle başladı. Genel olarak Manchester City ve Man Utd bir adım önde gözüksede Chelsea, Tottenham ve Liverpool takımlarıda yarışa ortak olucak gibi gözüküyor. Sanırım önemli bir takımdan bahsetmedik. Premier ligi takip edenler ilk 9-10 haftalık periyodun Arsenal için iyi geçmediğini görmüşlerdir. Kadrosundan iki yıldız oyuncusu Nasri ve Fabregas eksilmiş sağ ve sol bek oyuncuları Clichy ve Eboue de takımda ayrılmıştı. Yerlerine Gervinho, Arteta, Benoyun gibi tanınmış hücumcuların yanına yine genç oyuncularla kadro takviye edilmişti. Geçen haftalar gösterdi ki transferler yetersiz kaldı, oyun planına ayak uyduramadılar ve man utd den 8 yiyecek duruma bile geldiler. Tek tek oyunculardan bahsetmeye gerek yok ama Topçuların kalecisi ve centerbackleri oldukça zayıf kaldı . Orta saha ise tabiri caizse çoluk çocuğa emanet durumda. 2009-2010 sezonundaki müthiş kadro zenginliği ve çarkların aksamadan çalışması az daha şampiyonluğu getirecekken sakatlıklar The Gunners'ın bir anda üçüncü bitirmesine sabep olmuştu. Yine o sezon Adebayorlar, Kolo Toureler satılarak takımın içi boşaltılmıştı.
Eğer futbol bir ticaretse, arsenal en başarılı takımdır sanıyorum. 2005 den bu yana arsenal sürekli yetiştirdiği, neredeyse bedavaya aldığı oyuncuları parlatıp diğer büyük takımlara sattı. Sattıkları oyuncular Patrick viera, Ashley Cole, T. Henry, Robert Pires, Kolo Toure, Fabregas, Clichy, Reyes, Adebayor ve Nasri’nin getirdiği bonservis bedelleri 190 milyon pound yani 300 milyon dolar yani yarım milyar türk lirası. Burda garip olan arsenal gibi büyük bir takımın kadrosuna yeni yıldızlar katıcağı yerde sahip olduklarını satması. 2005- 2007 ye kadar yeni Emirates stadının masraflarının karşılanması için oyuncu satışlarının normal olduğu açıklanmıştı fakat emirates stadının maliyetinin büyük bir bölümünü zaten Emirates Hava Yolları sponsor olarak karşılamıştı. Bunun haricinde hali hazırda arsenalin sürekli şampiyonlar liginde olan bir kulüp olarak gelirleri ayrıca premier ligdeki yayın hakları gelirleri ve onlarca sponsorluk gelirleri yani arsenalin çulsuz kalma ihtimali yok gibi bir şey. Fakat biraz hisseleri karıştırdığımızda yatırımcıların sürekli olarak arsenalin kanını emdiğini görebiliriz.
Üstteki Fotoğraftaki başarı (2003-2004) artık çok uzaklarda gibi gözüküyor. Yılllardır şapkadan tavşan çıkaran Arsene Wenger bu sezonda var gücüyle mücadele etsede şampiyonluk mücadelesi söz konusu bile olmazken şampiyonlar ligi vizesi bile tehlikede.

20 Ekim 2011 Perşembe

A Shot At Glory


A SHOT AT
             GLORY


BİR İSKOÇ RÜYASI

     Futbolla ilgili bütün ürünlere hepimizin ilgisi vardır. Futbolu izlemek yetmez, okuruz, yazarız, araştırırız ve tabiiki oynarız. Futbol sadece tuttuğumuz takımdan ibaret değildir. İşte bu tip insanların hoşlanacağı bir film A Shot At Glory yani futbol aşıklarının ilgisini çekecek türden bir film. Film kurmaca bir iskoç futbol takımı olan Kilnokie’nin destansı lig kupası mücadelesini anlatıyor. Filmde Robert Duvall takımın teknik direktörünü canlandırırken, eski gol kralı ve altın ayakkabı sahibi Ally McCoist ise takıma yeni katılan ünlü forvet Jackie McQuillan olarak karşımıza çıkıyor. McQuillan ve Managerin arasında kayınpeder- damat ilişkisi söz konusu.:) İyice endüstrileşen futbolun hırsla, cesurca ve kalple oynanabileceğini anlatan bir film olmakla beraber maç sahneleri oldukça gerçekçi ve heyecan verici. Film 2000 yılında vizyonda yer almış ve amerikan- ingiliz ortak yapımı.Yönetmen koltuğunaysa irlandalı Michael Corrente oturmuş.

19 Ekim 2011 Çarşamba

İstikrar ! !



   Arkadaşlar bildiğiniz gibi Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde en güçlü rakibimiz Almanyaydı ve en çok eleştirildiğimiz maçlar da Almanyayla oynadığımız maçlardı. Bende bu  Almanya ile bizim aramızdaki farkı kısaca göstermek için bir kaç şey paylaşmak istedim. Fark aslında çok açık, kısa ve öz olarak istikrar; basit ve temel bir sorun.  Alman Milli Takımı 1927 tarihinden bu yana tam tamamına 10 teknik adam değiştirmiş. 10. da şuanki teknik direktörleri Joachim Löw... Ek bir bilgi olarak bu Löw zamanında Fenerbahçe' den kovulan,yani ülkemizde yerin dibine sokulan Löw diğer dünya çapında antrenörler gibi. Çünkü sorun hiç bizde değildir bu ülkede kimler gelip geçmiştir ama en basit yoldur bizim için onu kov bunu al yöntemi. Bizim Milli Takımımızda ise 1923 tarihinden bu yana tam 55 şaka değil tam 55 teknik adam değişikliği olmuş.Yani Almanya Milli Takımı ortalama 8,5 senede bir antrenör değiştirirken, Biz ise 1.5 senede bir antrenör değiştirmişiz. Ama yapılan yorumlara bakarsak; Milli takımımız için deniliyorki istikrar yok bir maç iyi futbol izliyoruz bir maç kötü. Sanki bu düzensiz düzeni yaratanlar kendileri değilmiş gibi. Milli takımın yöneticileri ve onları yönlendirenler sahadaki yönetici konusunda yaklaşık 90 senedir bir istikrar sağlanamamışki oyuncular bu istikrarı göstersin.. Ve şuanda milli takım teknik direktörümüz Guus Hiddink'te medyamız tarafından eleştiriliyor ve istifa etmesi bekleniyor. Çünkü en kolay yol bu o kadar para alıyor Almanyayı yenemiyor zihniyeti değişmedikçe daha çok Hiddinkler gider gelir ve giden bu isimlerde dünyada adından söz ettirmeye devam eder..

18 Ekim 2011 Salı

Premier lig 9. hafta maçı değerlendirmesi




Wolves – Swensea : Batı Midlands bölgesinin takımı Wolverhampton ve ingiltere premier liginin ilk ve tek “Galli” takımı Swansea nam-I değer “Kuğular” cumartesi öğleden sonra Molineux stadında karşı karşıya geliyor. Özellikle ilk haftalarda başarılı sonuçlar alan ve son beş haftayı puansız kapatarak dokuzuncu haftaya 7 puanla 16. olarak giren Mick McCarty’nin öğrencileri ligin yeni ekibi Swansea karşısında galibiyet arıyor. İngiliz orta saha oyuncusu James O’Hara, irlandalı kevin doyle ve iskoç steven fletcher kurtların en önemli gol silahları. Konuk takım Swansea ise ilk sekiz hafta 8 puan topladı ve 13 sırada yer alıyor. Aldığı 8 puanın tamamını iç sahada iki galibiyet, iki beraberlik alarak topladı. Oldukça mütevazi bir kadorsu olan Swansea championship tecrübesiyle pişmiş genç oyuncularına ve teknik direktör Brendan Rodgers’in yeteneklerine güveniyor. Son beş haftadaki başarısız sonuçlarla oluşan karabulutları dağıtmak isteyecek olan Wolves, ev sahibi olmanın avantajını kullanarak sahadan üç puanla ayrılmaya yakın taraf. Türkiye saatiyle 14:30’da başlayacak olan maç Ligtv3 veya pltv kanallarından canlı olarak takip edilebilir.


                                                                                                                     Misafir Blogcu: Ender

Günün Tahminleri..

  • Manchester City - Villarreal  --- Handikaplı 1 - 1.65
  • Real Madrid - Lyon  --- Handikaplı 1 - 1.50
  • Leeds United - Coventry City  --- 1 - 1.45
  • Crystal Palace - Bristol City  --- 1 - 1.70
           Toplam Oran : 6.10



  • Napoli - Bayern Munich  --- 0 -- 3.10
  • Basel - Benfica  --- Alt -- 1.95
  • Dinamo Zagreb - Ajax  --- 2 - 2.30
  • CSKA Moskova - Trabzonspor  --- Alt -- 1.60
           Toplam Oran : 22.24


       Temsilcimiz Trabzonspor' a başarılar, puanlarla dönmeleri ümidiyle herkese ve tabiki bana bol şanslar :)

Naklen Yayınlar



18 Ekim Salı
19:00 CSKA Moskova - Trabzonspor /Star
21:45 Lille - İnter /Star
21:45 Real Madrid - O. Lyon /Euro Futbol
21:45 Napoli - B. Münih /Smart 3D

19 Ekim Çarşamba
20:00 Denizlispor - Konyaspor /TRT 3
21:45 Barcelona - Viktoria Plzen /Euro Futbol
21:45 Marsilya - Arsenal /Smart 3D

20 Ekim Perşembe
20:00 Udinese - Atletico Madrid /Euro Futbol
20:00 Sturm Graz - Anderlecht /Smart 3D
20:00 Çaykur Rizespor -Tavşanlı Linyitspor /TRT 3
22:05 Dinamo Kiev - Beşiktaş /Star
22:05 Stoke City - Maccabi Tel Aviv /Euro Futbol
22:05 Tottenham - Rubin Kazan /Smart 3D

17 Ekim 2011 Pazartesi

28 Yıl Sonra Yine Fener

  İki takım en son 28 yıl önce Türkiye Kupası finalinde karşılaşmıştı ve Fenerbahçe kupayı kazanmıştı. Bu tarihten   sonra ne Fenerbahçe bir daha Türkiye Kupasını kazanabildi ne de Mersin İ.Y 1.Lige çıkabildi. Bu ilginç durum bu akşam bozuldu; en azından Mersin tarafından, Fenerbahçe Türkiye Kupasını ne zaman alır bilinmez:) Bu akşam Mersinde oynanan maçı Fenerbahçe 2-1 kazandı. Maç bir yana, yağan sağanak yağmur yüzünden ilk önce yayın gitti sağolsunlar 15 dakika maçı izleyemedik sonra da beklenen şey oldu ve o güzelim zemin yer yer göletlere dönüştü ve birkez daha yağmurun futbolumuz üzerindeki gücünü görmüş olduk. Maça gelince; bir çok tartışılacak pozisyon var bunların yorumu zaten bize kalmaz televizyon programlarında günlerce sürer gider. Sonuç olarak Fenerbahçe takımı bu şike olaylarından olumlu etkilenmişe benziyor ve ligdeki liderliğini sürdürüyor. Bu konsantrasyon ne kadar gider bilemem ama öyle yada böyle bu takım maçlarını şimdilik kazanmaya devam ediyor.

Patates Tarlası

  Dün akşam Galatasaray - Bursa maçını izlerken, TT Arena ' nın zeminini görünce Real Madrid'in Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun geçen sene oynanan bir Espanyol maçının ardından verdiği demeç aklıma geldi; " Bu şartlar altında oynanan futboldan memnunum, çünkü patates tarlasında oynamak kolay değil. " demişti. Ahhh Mourinho Ahh, Bernabeu 'nun ufak tefek çıkıntılarına patates tarlası derken, keşke şu bizim stadların zeminini bir görseydi. Bırakın güzel futbolu, oyuncuların ayakta durmakta zorlandığı hatta zemin yüzünde sakatlandıkları, balçık olmuş zeminleri... Ama benimde dediğim laf işte, oynarmı Real madrid bizimki gibi zeminlerde, oynatırmı Mourinho onları orda, oynatmaz. Mourinho'nun Chelsea'den beri beraber çalıştığı, gittiği kuluplere götürdüğü "Zemin Mühendisi" var. İşte bu yüzden bu adam dünyanın en iyisi, çünkü futbola sadece 3-5-2, 4-4-2 gözüyle bakmıyor. Özellikle maçlarını kazanmak zorunda olan takımlar için zemin çok çok önemli, öyleki bir ortasaha ya da bir forvet transfer etmek kadar önemli. Çünkü futbol sahada oynanıyor ve kötü zeminler güzel futbola asla izin vermiyor. Ama bizim kuluplerimiz hala bunun farkında değiller farkındalarsada değişen pek bir şey yok. Bir de demiyorlarmı çok yağmur yağdı diye işte o zaman  Premier Lig' de hiç maç izlemediklerini düşünüyorum. Yıl olmuş 2011 adamlar uzayı çıkmış biz 2 parça çimi bir araya getiremiyoruz profosyonellik anlayışımıza hayranım(!)

16 Ekim 2011 Pazar

Arenada Müthiş Mücadele!!

                                                                    Galatasaray 2-1 Bursaspor

       Bu akşam T.T Arena'da , çok ağır bir zeminde kıran kırana geçen bir 90 dakika izledik. Gole kadar kapanan, savunma yapmaya çalışan topa daha az hakim bir Bursaspor vardı sahada. Ancak 21.dk gelen golden sonra oyun dengelendi. Bursa daha çok top yapmaya, hucuma çıkmaya başladı. İlk yarının sonuna kadar bu dengeli futbol devam etti. Bu akşam ben gün geçtikçe daha iyiye giden bir Galatasaray gördüm. Futbolcular birbilerine alışmaya başlamışlar. Buda yapılan pas organizasyonlarından anlaşılıyor. Galatasaray'ın bekleri Hakan ve Sabri devamlı hucuma destek verdiler, özellikle Hakan'ın perforsmansında yükseliş var, buda Galatasaray için çok iyi haber. Yine Galatasaray'da takım içi yardımlaşma bu maç çok iyiydi. Ancak bana göre Terim'in yaptığı büyük hata maçın gidişatını değiştirdi. Kazım'ın sakatlanmasının ardından Fatih T.'in Eboue'yi sahaya sürmesiyle, Galatasaray'ın hucum gücü çok zayıfladı. Hucumda istekdiklerini yapamayan Galatasaray kapanmaya başladı ve 2. yarıda Bursaspor fizik gücü olarak ayakta kalan taraf olmasında dolayı, daha çok atak yapmaya, tehlikeli pozisyonlar bulmaya başladı. Nitekim bu ataklar sonucu durum 1-1 oldu. Ancak Sercan ve Baros değişiklikleriyle Galatasaray toparlandı ve 87.dk 'da golü buldu ve maçtan galip olarak ayrılan taraf oldu.

Büyük Derbi Bu Akşam: Lazio - Roma

  İtalya Serie A' da 'başkent derbisi' bu akşam TSİ 21.45'te oynanacak. Aynı şehrin iki takımı karşı karşıya geldiği zaman üstelik bu maçlar ezeli bir rekabete dayanıyorsa her zaman heyecan vericidir. Böylesi maçlarda oyun her türlü sonuca açık olduğu gibi oyun dışı etkenler de her türlü sonuca açıktır. Hele ki bu maçın adı Lazio - Roma maçıysa. Bir şehrin iki büyük takımının mücadelesi yani derbi sözcüğü bu maç için sanırım fazla masumane kalır. Çünkü bu maç sadece bir futbol derbisi değil aynı zamanda halkların yani sosyal statülerin, siyasi ideolojilerin derbisidir. Bu maçı böylesi heyecanlı yapan da asıl budur işte! Bir tarafta aşırı sağcıların, faşistlerin ve zenginlerin takımı SS Lazio, diğer tarafta ise kentin göçmenlerinin, işçilerin ve fakirlerin takımı AS Roma.. Birbirlerinden nefret eden iki farklı insan tipinin takımlarının maçı elbette ki bir maç havasının çok ötesinde oynanıyor. Fişeklerin ve her çeşit patlayıcının sürekli patlama halinde olduğu, adrenalinin hiç düşmediği, Stadio Olimpico' nun cehenneme döndüğü bir maç daha izlemenin heyecanıyla sempatimin daha fazla olduğu AS Roma' ya başarılar :)

Günün Tahminleri..

  • Büyükşehir Bld. - Samsunspor  --- 1 -- 1.55
  • Galatasaray - Bursaspor  --- KG Var -- 1.55
  • Genoa - Lecce  --- 1 -- 1.40
  • Sevilla - S.Gijon  --- 1 -- 1.20
  • Rosenborg - Aalesund  --- Üst -- 1.30
          Toplam Oran : 5.24



  • Newcastle U. - Tottenham  --- 2 -- 2.20
  • Freiburg - Hamburger SV  --- 2 -- 2.30
  • Levante - Malaga  --- 2 -- 2.00
  • Ajaccio - PSG  --- 2 -- 1.40
  • Haugesund - Fredrikstad  --- Üst -- 1.45
          Toplam Oran : 20.54

Kayserisporun gençlerinden Beşiktaşlı yıldızlara futbol dersi!

Beşiktaş 0-2 Kayserispor

İnönü'de bu akşam fizik gücü ,taktik anlayışı,yardımlaşma gibi takım olma özelliklerinin hiç biri olmayan bir Beşiktaş vardı..Sivok, Queresma , Simao gibi oyuncular fizik gücü olarak yerlerdeler. Tribünlerde oynanan futbola haklı tepkilerini gösterdi. Tribünlerin Pascal Nouma diye bağırmasının sebebide , pascalın oluşturduğu kimlikle alakalı, taraftar oyunculardan hırs , istek , beşiktaş ruhu bekliyor. Mücadele eden koparan bir takım görmek istiyor. Ama şuan takımın gösterdiği performansa  bakınca bunların hiç biri sahada yok. Durarak oynayan, koşmayan, mücadele etmeyen bir Beşiktaş...Mücadeleci bir iki isim var. Bunların başında İbrahim Toraman geliyor. Ama onuda sağ beke koyunca verim alınmıyor. Yani Beşiktaş'ta büyük bir sorun var, eleştirilecek çok şey var ve bu öyle kolay kolay hallolucak gibi görünmüyor. İlerde çok daha sıkışık bir fikstür bekliyor Beşiktaş'ı,  lig ve avrupa' da mücadele edicek , buda fizik gücü zaten olamayan Beşiktaş'ı daha da formdan düşürücek. Kayserspor ise gençleriyle adeta Beşiktaş'ın yıldızlarına futbol dersi verdi. İlk haftalarda bekleneni veremeyen Amrabat, bu maç tek kelimeyle muhteşem oynadı ve maçın yıldızı oldu.

15 Ekim 2011 Cumartesi

Günün Tahminleri..

  • Manchester City - Aston Villa  --- 1 -- 1.20
  • Chelsea - Everton  --- 1 -- 1.15
  • Schalke 04 - Kaiserslautern  --- 1 -- 1.30
  • Catania - Inter  --- 2 -- 1.85
  • Napoli - Parma  --- 1 -- 1.35
  • Auxerre - Lille  --- KG Var -- 1.55
  • Ajax - Az Alkmaar  --- KG Var -- 1.35
  • D. La Coruna - G.Tarragona  --- 1 -- 1.25


  Programda oldukça fazla maç var fakat sanırım sağlamcı bir günümdeyim en azından oranlar öyle gözüküyor. Az risk alayım diyenler için ideal maçlar gibi gözüküyor umarım yanılmam. İçinden seçmeler yapılarak belki farklı maçlarla kombine edilerek güzel bir sonuç alınabilir diye umut ediyorum :)
  City, Chelsea ve Napoli çok iyi başladılar ve özellikle iç sahada çok etkililer, Schalke form tuttu ve rakibine göre çok daha kaliteli kadroya sahipler, Deportivo zaten bildiğimiz Deportivo özellikle 2.lige düşmeleri bütün rakiplerine karşı onları favori durumuna getiriyor, Auxerre-Lille ve Ajax-Alkmaar maçları ise gol yüzdesi yüksek takımların maçı ve karşılıklı gollerin olması muhtemel gözüküyor, Inter' e gelince berbat durumdalar ve artık kazanmak zorundalar; 'arman için oyna forman için oyna' durumundalar :) Herkese bol şans..

14 Ekim 2011 Cuma

Spor Toto Süper Lig Başlıyor...

Mili takım arasından sonra, spor toto süper lig Trabzonspor - Ankaragücü maçıyla başlıyor.


Arkadaşlar bildiğiniz gibi Ankaragücü ligin sonuncu takımı ve gerçektende çok kötü bi futbol oynuyor. Organize atak yapmakta çok zorlanan bir takım, keza pas yüzdesi, topa sahip olma oranıda çok düşük olan bir takım. Bunun yanında defansta da zaafları var. Trabzonspor bu maçı rahat geçicektir. Burak Yılmaz' ın yakaladığı inanılmaz ivmeyi bu maçtada devam ettireceğine ve gol yollarında çok etkili olacağına inanıyorum.

Trabzon- Ankaragücü Handikaplı 1

jose manuel jurado dan raul'a inanılmaz pas



Jurado teknik kapasitesi ve efendiliğiyle Türk takımlarının aradığı 10 numara özelliğine sahip bir futbolcu...
Real Madrid alt yapısında yetişip 4 sene atletico da oynadıktan sonra şimdi shalke forması giyiyor. Bekleneni veremediği söylensede bence gayet başarılı bir futbolcu. Şuan Galatasaray' ın orta sahada ki oyunu hucuma taşıyamama sıkıntısına ilaç olur...
Son olarak diyorumki ;  yea Salam !!!!! ,Jurado a la Selección!!! Arap spikerler her zamanki gibi eğlenceliler :)

2012 Avrupa Şampiyonasındaki Eşleşmeler

Play-off turunda ilk maçlar 11-12 Kasım’da, rövanşları ise 15-16 Kasım tarihlerinde oynanacak.


TÜRKİYE - HIRVATİSTAN                                       
ESTONYA - İRLANDA CUMHURİYETİ                     
ÇEK CUMHURİYETİ - KARADAĞ                            
BOSNA HERSEK - PORTEKİZ

13 Ekim 2011 Perşembe

Play-Off Kuraları Çekildi. Rakip Hırvatistan...

  A Milli Takımımız, çekilen 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Play-Off kuraları sonucu Hırvatistan ile eşleşti.
 Rakibimiz Hırvatistan kadrosunda Modric, Eduardo, Rakitic, Srna gibi etkili oyuncuları barındırıyor. Aslında bu eşleşmeyi değerlendirirken doğru olan isimlere göre değerlendirmek değil. Çünkü bizim de kadromuz kağıt üzerinde gayet iyi gözüküyor. Ama şu play-off a gelirken gruplarda oynanan hiçbir maçta istenen,beklenen özlenen futbolu oynayamadık. Grupda oynanan maçları gözümüzün önüne getirince açıkçası hiç bir maçı rahat rahat izleyemedik. En basit rakiplerimize bile ya puan kaybettik yada son dakika golüyle zorla kazandık. Tamam bunların bir bahanesi olabilir küçük çaplı bir nesil değişikliğine gidildi. Tuncaylar, Nihatlar gitti Burak,Gökhan Töre,Mehmet Ekici gibi yeni genç oyuncular kadroya adapte edilmeye çalışıldı. Bunun yanında ligde yaşanan olaylar(şike skandalı,ligin ertelenmesi) da eklenince futbolcular bir tane resmi maça çıkmadan geldiler grup maçlarına çıktılar. Grupdaki kötü futbolu bu tarz sebeplere bağlayabiliriz. Ancak artık iş play-off lara geldi ve önümüzde sadece 180 dakika var! Bu işin artık bahanesi de telafisi de kalmadı. Bunca etkene rağmen bu topçular Hırvatistanı yenebilecek potansiyele sahipler ve inanıyorum ki grupda oynanan futboldan çok daha farklı bir futbol oynayan bir Türkiye izleyeceğiz. Yani diyeceğim odur ki Türkiye bu turu geçer herkesi de sevindirir.